İslam iktisadı ve finansı adına bu yılın önemli gelişmelerinden birinin T.C. Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi bünyesinde Katılım Finans Dairesi Başkanlığı’nın kurulmasının olduğu söylenebilir. Bu başkanlık ülkemizde kamu, sivil toplum, özel sektör ve üniversiteler arasında gerekli işbirliğini sağlayarak özellikle finans alanındaki faaliyetlere bir düzenleme yapacak olması hasebiyle önem arz etmektedir. Bu bakımdan Katılım Finans Başkanlığı’nın katılım finans sisteminin geliştirilmesi ve katılım finansa yönelik farkındalığın artırılması amacıyla ulusal ve uluslararası faaliyetler gerçekleştirecek, gerektiğinde de bu faaliyetleri destekleyecek olmasının belirtilmesi yerindedir.  

Katılım Finans Daire Başkanlığı’nın İstanbul Finans Merkezi Projesi’nin iki temel ayağından bir tanesi olan katılım finansın sürdürülebilir biçimde büyümesi, ruhuna uygun bir şekilde faaliyet göstermesi ve finansal sistem içinde hak ettiği yere ulaşması amacıyla gerçekleştiği görülmektedir. İstanbul Finans Merkezi, küresel finans mimarisinin yeniden tasarlandığı bu süreçte, yeni bir çekim merkezi olmayı ve küresel finans merkezleri arasında üst sıralara yerleşmeyi hedeflemektedir. Bu çerçevede İstanbul Finans Merkezi Projesi, varlığa dayalı finansmanı öne çıkaran katılım finansı ve dijitalleşen dünyaya yeni açılımlar kazandıran “FinTek” ile gelişmeyi amaçlayan bir strateji etrafında şekillenmektedir.

Pekiyi bu başkanlık ve katılım finans niçin bu kadar önemlidir? Katılım finans, başta faizsizlik olmak üzere dinin ilgili kurallarınca belirlenen usul ve esaslara göre çalışır. Risk paylaşımını, varlığa dayalılığı ve dinin gayelerine uygun faaliyetleri önceleyen finansal ürün, hizmet ve sektörleri ifade etmektedir. Bu kapsamda, faizsizlik ve varlığa dayalı olması katılım finansın temelidir. Risk paylaşımı, varlığa dayalılık ve dinin gayelerine uygunluk ise idealleridir.  

Temel prensipleri ve idealleriyle katılım finansın öncelikle faizsiz finansa dayalı olduğu için hem Müslüman halkın dini değerleriyle uyumlu olması hem de Müslüman olmayanlar için bile sömürüsüz bir katılımcı finans modeli sunması katılım finansın önemini göstermektedir. Söz konusu uyumluluk ve katılımcılıktan ötürü daha gerçekçi ve paylaşımcı bir ekonomi ve finans modeli sunduğu belirtilebilir. Buna ilaveten dini değerlere dayanması vesilesiyle güven telkin etmesi, kapitalist ekonomik modelin aksine katılımcı finans içeriği sunması, katılımcı ekonomi modelinin işbirliği önceliği ve dini değerlerin telkin ettiği dayanışmacılıkla kârdan ziyade insan odaklı olması, moral ekonomi ilkelerini benimsemesi ve katılım finansın, literatürde insani kalkınma veya yapabilirlik olarak nitelenen (özgürlükle) kalkınma anlayışına uygun bir süreci içermesidir. Tüm bu sayılanlar kapitalist sistemin getirdiği eşitsizlikten sıyrılmak ve daha müreffeh bir yaşam için elzem ekonomik ilkelerdir.

Katılım finansın bunları içeren bir potansiyelinin olduğunu söylemek mümkündür. Ancak pratikteki uygulamaları bir belirsizlik yarattığı için bu potansiyel açığa çıkamamaktadır. İşte Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan Katılım Finans Daire Başkanlığı’nın ilgili belirsizliği giderecek adımlar atması ve katılım finans belgesi oluşturması bu bakımdan önemlidir. Hatta bu önemin katılım finans mevzuat hazırlığı ve denetim kurulları oluşumuyla devam etmesi gereklidir.

Katılım finansın böylesine güçlü yönleri olmasına karşın bazı zaafları da söz konusudur. Konvansiyonel bankacılığın ülkemizde ve tüm dünyada çok güçlü olması ve sektörü domine etmesi, katılım finansın gelişmesinin önündeki büyük engellerden biridir. Katılım finansın sektördeki yeri halen çok küçüktür. Ayrıca katılım finansın tanıtım ve organizasyon sorunlarının bulunması, yeterince bilinmemesine ve yaygınlaşamamasına neden olmaktadır. Konvansiyonel finansın kapitalist iktisadi modele dayanmasından ötürü hukuki ve iktisadi alt yapısının katılım finanstan daha gelişmiş olması da katılım finans açısından bir diğer zaafa işaret etmektedir.

Ancak Katılım Finans Dairesi Başkanlığı’nın kurulmasını, bu türden zaafları bertaraf edecek bir oluşum olarak yorumlamak mümkündür. Çünkü ilgili başkanlık, gelecek beş yılı kapsayacak katılım finans strateji belgesi hazırlığındadır. Yönetişim ilkesi bağlamında kamu, özel kesim, sivil toplum ve üniversiteleri yani tüm tarafları bir araya getirerek işbirliği sürecine dâhil etmektedir. Bu yönüyle katılım finansın gelişimi salt kamu veya salt özel kesim öncülüğünde değil, karşılıklı işbirliğine dayanan heterarşik bir yol izlemektedir. Söz konusu yolun katılım finansın birçok zaafını ortadan kaldıracaktır. Bu zaafların ortadan kaldırılması hem katılım finans alanında faaliyet gösteren kuruluşlar hem de ondan yararlanacaklar için önemlidir. Katılım finansın kurumsal bir niteliğe kavuşması, tüm paydaşlar için arzu edilir bir durumdur.

16.04.2021

Adem Levent

İstanbul Üniversitesi İktisat Bölümünde doktora eğitimini tamamladıktan sonra bir müddet Muş Alparslan Üniversitesinde görev yapmıştır. Halen Bursa Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat bölümünde Dr. Öğretim Üyesi olarak görev yapmaktadır. İslam iktisadı ve finansı, iktisadi düşünce tarihi, iktisat felsefesi ve kurumsal iktisat alanlarında çalışmalarına devam etmektedir. Levent’in ilgili alanlarda birçok akademik çalışması mevcuttur.